DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI
- yagmurcakann
- 23 Eki 2023
- 3 dakikada okunur
Lise yıllarıma denk gelmişti Hatırla Sevgili dizisi; Ahmet ve Yasemin’in aşkını hem hayranlıkla hem de biraz korkuyla izlemiştim. İzleyenler bilir; Ahmet ve Yasemin’in Büyükada’da çocuksu bir coşkuyla başlayan aşklarına Yassıada’nın karanlığı çöreklenmişti. Ahmet’in babası hakimdi; Yasemin’in babası ise Demokrat Partili bir milletvekiliydi. Ve Yassıada mahkemelerinin sonunda; Ahmet’in babası, Yasemin’in babasının idam hükmünü imzalamıştı.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Adnan Menderes ve kurduğu hükümetin üyeleri Yassıada Mahkemeleri’nde 19 farklı dava ile yargılandı. Bu davaların sonucunda 250’den fazla milletvekilinin idamı istendi. İdamlar ne kadar fazla olursa darbe, halkın gözünde o kadar meşru kılınacaktı. Uluslararası basının yankıları nihayetinde bu kararlar ‘yumuşatıldı’ ve sadece üç kişinin idamı onaylandı:
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan.
Yassıada’nın “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak açık hava müzesine dönüştürüldüğünü öğrendiğimden beri orda bulunmayı çok istiyordum. Bir ülkenin ve bir çok insanın kaderini etkileyen bu mahkemelerin yapıldığı salonda bulunmak bana ne hissettirecekti?
Adadaki ilk durağımız 27 Mayıs Müzesi oldu; eskiden spor salonu olarak kullanılan bu bina büyük bir mahkeme salonuna çevrilmişti. Salonun içinde gezerken içim ürperdi; yapılan haksızlıkları hazmedemedim. Yasemin ve annesinin gelip bu koltuklarda oturup kaderlerinin akıbetini nasıl beklediklerini hatırladım. İzlediğim dizi kurmaca olsa da bu yaşananlar gerçekti; bunu iliklerime kadar hissettim.
Adada bulunan diğer iki müzeden biri Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi’ydi. Osmanlı Devleti’nde “Sened-i İttifak” anlaşması ile başlayan demokratikleşme adımlarının günümüze kadar nasıl geldiğini anlatan siyasal tarihimizin bir özetiydi adeta.
Adnan Menderes’in hayatını anlatan müzeden çok etkilendim. Menderes’in Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği fedakarlıklardan dolayı İstiklal Madalyası sahibi olduğunu biliyor muydunuz? Ben bu müzede öğrendim. Aydın’da oldukça varlıklı bir ailenin tek oğlu; yüzlerde dönüm arsanın sahibi; kendi yağında kavrulup güzel bir hayat yaşama şansı varken o ülkesine hizmet etmeyi seçip bu zorlu yola girmişti. Zaman geriye dönüp kaybedilenleri getirmez elbette ama itibarının iade edilmesi ailesine bir nebze de olsa huzur vermiştir belki.
Yassıada’yı gezerken neler hissettim?
27 Mayıs Müzesi içinde tüylerim diken diken olsa da adanın genelinde kendimi çok huzurlu hissettim. Sanki bu toprak parçası üzerinde yüzlerce insanın idam hükmü hiç verilmemiş gibi hissetmek garipti. Ama bu huzurun her adımda sizi düşündüren bir tarafı var. Adayı gezerken karşınıza çıkan heykeller ve yerleştirmeler çok etkileyiciydi.
”Adnan Menderes Olmak” adlı çalışmada, oturduğunuz bankın üzerinde 5 dakika da olsa onun bu adada hissettiklerini anlamak için empati yapmanız isteniyor.
Adnan Menderes’in yargılandığı davalardan biri de “Anayasa’nın İhlali Davası”ydı. Adaletin körlüğünü temsil eden heykel çalışmasında aslında bütün bu yargılamaların da anayasayı ihlal edişinin ironisi bulunuyordu.
“Ulaşmayan Mektuplar Anıtı” yargılanan siyasetçilere uygulanan iletişim izolasyonu ve bunun yol açtığı psikolojik işkenceye gönderme yapıyor. Özellikle Adnan Menderes'in tek kişilik hücresinde, kapısında duran subayla konuşması bile yasakmış. Bu sebepten zaman zaman Adnan Menderes mahkemelerde konuşmakta zorlanmış hatta bu işkenceyi kendisi bitirmek için hücresinde intiharı bile denemiştir.
Adada farklı dönemlere ait yapılar, tarih boyunca aktif olarak kullanıldığını gösteriyor. Yassıada Bizans zamanında da hapishane olarak kullanılmış; Bizanslılardan kalan zindanların bir kısmını Demokrasi Müzesi’nin içinde görebiliyorsunuz. Yine 19.yüzyılda inşa edilen Henry Bulwer Şatosu girişte tüm ihtişamıyla sizi karşılıyor. Bu şatonun devamı niteliğinde, aynı mimariye sahip başka bir yapı da restore edildikten sonra bugün adada kütüphane olarak hizmet veriyor.
Adnan Menderes Müzesi'ne girmeden hemen sağ tarafta adanın tarihini anlatan bir açık hava sergisi bulunuyor.
Çocukla gezerken rahat ettim mi?
Ada, çocukların koşturup eğlenmesi için çok müsait; sadece girişte İskele Cafe’nin bulunduğu sahil kısmında deniz açısından korktum.
Cam terasta bizimki çok eğlendi; hatta benden cesur çıktı desem yeridir.
Yeme-içme konusunda çok alternatif bulunmuyor. Sahilde İskele Cafe var; Katre Otel’in içinde de yemek yiyebilirsiniz.
Tavsiyem; piknik gibi yiyebileceğiniz termosta çay, su, sandviç vs yanınızda bulundurun derim.
Ada küçük olduğu için çocuklarınız yorulmadan turu tamamlayabilir; akabinde piknik yaparak dinlenebilirsiniz.
23.10.2023
Yağmur Çakan Susar
Comments