KAF DAĞI'NIN ARDINDA / CANAN
- Yağmur Çakan
- 6 Ara 2017
- 2 dakikada okunur
Masallara inanmayı ne zaman bırakırız? Büyüdüğümüzde mi? Yoksa inanmayı bıraktığımız için mi büyümek zorunda kalırız? İstiklal Caddesi'nin kaosu içinde-her zamanki kalabalık telaşından değil son yol yapım çalışmalarıyla baya kaosa sürüklenmesinden bahsediyorum- Arter'in camından gözüken ne idüğü belirsiz şeyler çocuksu bir şefkat vaad ederek içeri çağırıyor bizi. Bu davete kulak verin, pişman olmayacağınıza kefilim.
Üç katlı sergiyi cennet,araf ve cehennem olarak kurgulamış sanatçı; her katın giriş merdiveninde bizi kendinden parçalar da içeren resimler karşılıyor. Sanki her katı koruyan bir Tanrıça gibi bu resimler. 'Cennetin yaşanabilir bir yer olduğunu düşündüğüm için giriş katına koydum.' diyor sanatçı. Cennetin koruyucu tanrıçası 'Kibele' yani dişil enerji.
'Dünyadaki bütün savaşların ve çekişmelerin sebebi eril enerjinin çok olması.Dişil enerjinin eksik olması demek bu.' Ancak eril ve dişil enerjinin dengesiyle insan olabiliriz.
Sanatçı Kaf Dağı'nı 'anaların anası' olarak görüyor. Arter'in dışından da görülen girişte bahsettiğim çalışma, mekana özgü yerleştirmelerden biri olan 'Hayvanlar Alemi'; gökyüzünde sallanıyormuş gibi duran masallardan tanıdıklarımız; ejderhalar, anka kuşları, güneş, ay, dünyamıza ve hayallerimize ait nice mahlukat... Hayvanlar Alemi'ni içgüdülerimizin şekillendirdiği bilinçaltımız; benliğimizin 'id'i olarak yorumlayabiliriz.
Hayvanlar Alemi ve Cennet çalışması arasında dişil bir köprü diyeceğimiz “Çeşme” video çalışması yer alıyor. Sanatçının annelik hallerinden etkilenen bu eserde; süt damlayan memeler, kadından ve bedenden bağımsız yaşamın kaynağını temsil ediyor.

Gökkuşağı renklerinde kumaş üzerine işlemeler ve dönen gölgelerden oluşan “Cennet” çalışması bize şunu soruyor: Aşık olacağımız 'insanı' seçebilir miyiz? Bu soruya yanıtını queer perspektifte arayan Canan'ın cevabı; 'Biz cennette yaşamak istiyoruz ve bunu burda,dünyada yaratmamız mümkün.' oluyor.
Araf katına geçerken bizi ilk olarak 'Şahmeran' karşılıyor. Mezopotamya hikayelerinin en güçlü kadın kahramanlarından biri olan Şahmeran, deliliğin eşiğinde sınırlarını aşmak isteyen kadınlara cesaret verircesine bakıyor.


“Şeffaf Polis Karakolu” heykelinde gölgeyi, bilinçdışının temsili olarak yorumluyor. Gölgemiz, davranışlarımızın tümüyle dürtüsel olduğu bebekliğimizden beri aynı kalmıştır.Eğer bilinçaltımızı doğru okuyabilirsek,hayatlarımızdaki arayışlara dair yanıtları bulabiliriz. Bilinç ve bilinç dışı çekişmesi bireyde sansür ve oto-sansürü devreye sokuyor.
'Standartların dışında bir beden ama benim bedenim, en yakından tanıdığım.' diyen Canan, çalışmalarında kendi bedenini sıklıkla kullanıyor.
Duvarları,yastığı,yorganı her yeri kelimelerle dolu olan bir odaya adım atıyoruz; “Dışarıda Çok Kötülük Var” çalışması ken dimizi bir çeşit akıl hastanesi odasında hissetmemize sebep oluyor. Çok seven bir kadının karşılıksız aşk mektupları bu satırlar. Kasınsı bir içgüdüyle buna ortak oluyor sanatçı; 'Asla yalnız yürümeyeceksin. Bu özlem hepimizde ortak, bunu birlikte yenelim.' diyor.
Cehennem katının-bilinçdışının – koruyucusu bin yüzlü kadın “Şehretü-n Nar”; kadınların birbirinden karışık ruh hallerinin; maskelenen yüz ifadeleriyle içine atan kadınların,kadınlarımızın sesi oluyor.
Bu katta “Garaibü'l Mevcudat” adıyla tek bir eser bulunuyor. En etkilendiğim çalışmanın bu olduğunu söylemek istiyorum. 'Çocuklukta rüyalarıma giren korkularımı kağıda döktüm.' diyor sanatçı. Cehennem, korkularımız mıdır sevgili okur?
Aydınlık olduğunda bize çok büyüleyici ve güzel gözüken şeyler neden karanlıkta gölge olduğunda korkutucu ve ürkütücü geliyor? Canan; 'Neden korkuyorsak biz ona o anlamı verdiğimiz için korkuyoruz. Bu yüzden aslında sergide 'cehennem' yok.' diyerek içimize su serpiyor.
Cennet bilinç, cehennem bilinçdışını temsil ediyorsa; içinde bulunduğumuz araf ne? İrade? Akıl? Ruh? İnsanın eylemlerimden sadece zihnimiz ve irademiz mi sorumludur? Ruhun içinden gelen dürtülerimizin- içgüdülerimizin sorumluluğu yok mudur?
Kaf Dağı'nın Ardında bizi hem kendi içimizde hem de masallar aleminde ziyarete çıkaran bir sergi. Hayal gücümüzün insan olmanın,irade sahibi olmanın en üzel taraflarından biri olduğunu bir kez daha kanıtlar nitelikte. Hayalleyin; gölgelerin ardına uzatın ellerinizi ve dokunduklarınızdan çekinmeyin...
19.11.2017
Bostancı
Yağmur Çakan
Comments