KILLOLOGY / CRAFT TİYATRO
- Yağmur Çakan
- 1 Mar 2018
- 3 dakikada okunur
KILLOLOGY / CRAFT TİYATRO
Yönetmen: İbrahim Çiçek
Yazan: Gary Owen
Oyuncular: Güven Murat Akpınar, Ozan Dolunay, Serkan Altunorak
“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.” diyen Cemal Süreya ve “Öldürmek üzerine ne düşünürsünüz bilmem ama seri katil olmanın ilk cinayetle bir ilişkisi olmalı.” diyen ben; karşılaştırmalı edebiyat yaparak biraz bam diye bir giriş oldu belki ama bu oyun da böyle bam diye çarpan bir oyun zaten. Bir insan bir başka insanı nasıl öldürebilir? İç güdüsel bir korunma refleksi ve buna bağlı kazalar hariç-nefs'i müdafa dediğimiz- bunu planlayarak nasıl yapabilir? Hiç şüphe duymaz mı ya da pişman olmaz mı yaparken? Şahsi fikrim olarak; bir kişiyi öldürmekle bin kişiyi öldürmenin aynı olduğunu düşünüyorum.Bence zor olan, ilk defa bir insanı öldürmek; katil olma hissinin o ilk ağırlığı. İnsan bu ağırlığın altından kalkarsa, tekrar cinayet işlemesi daha kolay olurmuş gibi hissediyorum.
Bilinçaltımızın özeti niteliğinde şu meşhur 'id-ego-süperego' buzdağı benzetmesini hatırlarsınız. Sosyal bir varlık olarak toplum içinde gösterdiğimiz egomuz; en dipte ve en hayvani yanımız idimiz ve bu ikisini dengede tutmaya çalışan, her daim kontrolcü süperegomuz. Bitmeyen bir üçlü düello-dan ibaretiz. İdimizin serbest kaldığı anlar,ki gerçek yaşamda pek mümkün olmayan, kendi benli-ğimizle ve kim olduğumuzla yüzleştiğimiz dakikalardır. Bu noktadan hareketle yazılan 'WestWorld' dizisini de beğenerek izledim, heyecanla gelecek sezonları bekliyorum. Seni sınırlayan tek yasa 'vicdan'ın olduğunda, hiçbir yasal yaptırımla karşı karşıya olmadığında yine öylece kabına sığabilir misin yoksa tüm duvarları kırıp, taşıp, etrafına zarar verir misin?
Atarilerle büyüyen bir nesil şimdi anne-baba oluyor ve çocukları, ellerinde tabletlerle doğuyor! Sanal dünya gerçekliğimizin ta kendisi oluyor! Sahip olduğumuz sahte sanal kimlikler toplum tarafından kabul görüyor; kendini bundan soyutladığında yadırganıyorsun. Herhangi bir sosyal medyada kullanıcı olmayan kaç kişiyiz? Artık bir an'ı yaşarken 'paylaşmak' için yaşadığımızın farkında mısınız?
Killology özünde bir intikam oyunu; üç erkeğin farklı yollardan ilerleyen hikayesinin nasıl kesiştiğine götürüyor bizi. İlk perdede herkes kendi hikayesini anlatıyor; ne kadar büyüsek de ebeveynlerimizin gözünde büyümeye devam ettiğimizi görüyoruz. Ozan Dolunay 8 yaşından 15 yaşına kadar Davey'i canlandırıyor; anne babası ayrılmış ve babasını çok az gören bu yüzden babasıyla olan hatıraları bin kat daha değerli olan bir çocuk. Anne- babasıyla normal olmayan ilişki-lerinin üzerine bir de okul arkadaşlarının hatta okul çetesinin onun hayatını nasıl cehenneme çevirdiğini görüyoruz. Serkan Altunorak'ın karakteri Davey'den daha büyük belki ama daha çocuk; babasına olan öfkesine hiç yenememiş, başarılarını ona kabul ettirememiş; bilgisayar oyunu tasarlıyor ve bu işten ciddi paralar kazanıyor; fakat aşırı tatminsiz, ailesiyle olan çarpık ilişkisi hayatta sürekli önüne çıkıyor. Güven Murat oğlunun intikamını almak için gözünü karartmış bir babayı oynuyor. Şimdiye kadar büyük başarıları olmamış hatta silik yaşamış bir adam, bu intikamı hayatının meselesi haline getiriyor.

Oyunda en çok etkilendiğim ışık ve dekor (Kerem Çetinel) oldu; yarattığı atmosfer çok başarılıydı. Meristem dokusu sayesinde sonsuz bölünme yeteneğine sahip olsa da ağaçların sonsuza gitmesine engel olan kökleri vardır. Belki heveslerimiz ve tutkularımız bizi sonsuza uçurabilir ama bizi de bağlayan köklerimiz,ailelerimiz var. Bu kökler ki çoğu zaman yeşermeden boynumuzu bükmemize sebep oluyor. Karakterlerin ve oyunun bende hissettirdikleriyle dekoru böyle yorumladım. Metnin doruk noktasında sahneyi genişletmesi ve oyuncuya alan açması çok yerinde oldu. İbrahim Çiçek'in Craft'taki bir önceki oyunu 'Yutmak' da anlatım şekli olarak bu oyuna benziyordu;orda da üç farklı kadın hikayesi ilerliyordu. Kıyaslama yapacak olursam, belki kadın karakterlerle kadın olduğum için daha kolay özdeşlik kurduğumdandır, 'Yutmak' oyununda daha çok etkilenmiştim. Killology çok yeni bir oyun; ben 2. gösteriminde izledim, belki de daha pişmesi gerekiyordur, oyunculuk anlamında samimi bulmadığım yerler oldu. Özellikle Serkan Altunorak'ın canlandırdığı karakteri tanımada ve yaptıklarını karakter özelinde dramaturjik bir temele oturtmakta zorlandım. En etkilendiğim performans Güven Murat'tı; özellikle ikinci perdede yükselen aksiyonla daha da ön plana çıktı. Ozan Dolunay'ı fiziksel olarak zorlayan şartlar vardı; bir çocuğu canlandırdığını seyirciye inandırması ve oyun içinde hatırlatması gerekiyordu; bunun için onun abartıya kaçan hareketlerinde bir anlam buluyorum.
Sanırım oyunda beni rahatsız eden ve kendimi hikayeye tam anlamıyla kaptırmama engel olan karakterlerin birbirinden çok uzak olmasıydı. Bu temelde metinle ilgili bir problem de olabilir-oyunu okumadım- ya da yönetmen tercihidir. Hikayeleri birbirine yaklaştıkça ve karakterler ikili diyalog vermeye başladığında etkileyicilik daha fazlaydı. Genel olarak oyun 'hikaye anlatıcılığı' tadındaydı.
Tiyatronun geçmişini yadsımadan 'arkaik' yapısından sıyrılıp daha modern,teknolojiye daha açık bir hale evrilmesi taraftarıyım. Craft Tiyatro'nun hem oyunculuk hem de reji anlamında ülkemiz için öncü isimlerden olduğunu düşünüyorum. Killology özelindeyse Craft standartlarının altına düşmese de özellikle ışık ve dekor anlamında çok başarılılar; yine de diğer Craft oyunları kadar etkilenmediğimi söylemek istiyorum.
01.03.2018
Comments