CAMERON POST'A TERS TERAPİ
- Yağmur Çakan
- 22 Kas 2018
- 2 dakikada okunur
CAMERON POST'A TERS TERAPİ / DESIRE AKHAVAN
Film Ekimi 2018'de izlediğim Lukas Dhont'un yönettiği “Girl-Kız” filminden sonra ilk defa düşündüm ki bağımsız sinema dediğimiz ne kadar uçsuz bir kavram ve bazı filmler bizim dilimize, bizim kültürümüze ne kadar da uzak? Cinsiyet değiştirmek isteyen 16 yaşındaki bir insanın öyküsüydü film ve inanır mısınız ailesi ona bu konuda gerçekten destek oluyor, kendini iyi hissetmesi için ellerinden geleni yapıyorlardı.Avrupa sineması ve Amerikan bağımsız sineması da artık bireyin temel haklarının güvenliğinden emin; bireyin kimliğini ifade etme yollarını anlatmaya başlamışlardı. Aynı hikayenin kahramanı Türkiye'de yaşasa en iyi ihtimalle ömür boyu bunu gizleyerek yaşayacaktı; çünkü dile getirdiği anda töre ya da namus diyerek öldürülme ihtimali vardı. Bizim sinemamız hala bireyin yaşama hakkını savunma basamağındaydı.
Her toplumun muhafazakar yanları vardır ve bu fikirlerden özgürleşebilmek her toplum için farklı zamanlar alır. Bugün özgürlükler ülkesi olarak gördüğümüz Amerika da bu noktaya şıp diye gelmedi; ki hala muhafakar gruplar toplum içinde oldukça güçlü etkilere sahip. Trump iktidarının azınlıkları korkutan tutumu, sadece etnik hoşgörüsüzlük değil 'normal'in dışındaki herkesi etkiliyor. Heteroseksüel ilişkiyi ve her bireyin biyolojik cinsiyetini psikolojik olarak da kabul edip buna uygun yaşamasını savunan hükümetin genel tutumu LGBTİ üyelerini düşündürüyor.

“Cameron Post'a Ters Terapi” filmi 1993 yılında geçiyor; o dönemde eşcinsel eğilimlerin 'tedavi edildiği' dönüştürme kampları mevcutmuş. Filmimizin kahramanı Cameron Post; mezuniyet balosunda başka bir kızla sevişirken yakalanıyor ve tutucu halası tarafından tedavi edilmesi için Tanrı'nın Vaadi kampına götürülüyor. Filmdeki olaylar Cameron'un burda yeni arkadaşlarla tanışması ve onlar üzerinden kendini yeniden tanımasıyla ilerliyor. 90'larda gündemde olan bu dönüştürme kamplarının hikayesinin bugün tekrar popüler olmasının sebebini Trump hükümetinin yarattığı korku ortamında bulabiliriz.
“Nasıl olur da insanları kendinden nefret ettirmeye programlamak duygusal taciz olmaz?”
Kampın başında bulunan Dr.Lydia, eşcinsel eğilimleri iyileştiren kendi metodunu ilk olarak kardeşi Peder Rick'in üzerinde denemiş. Kamptaki tüm insanlarda-yöneticiler de dahil- bir huzursuzluk var. Çünkü durmadan kendilerindeki sorunun ne olduğunu arıyorlar- bir sorun varsa tabi? 'Buzdağının görünmeyen kısmına' çarptıkça milyonlarca parçaya ayrılıyorlar ve atomlarına varana kadar inan-dıkları-inandırıldıkları- şey, kendilerinin büyük bir hatadan ibaret olduğu. Evet, sen büyük bir günahsın; ama Tanrı senden daha büyük. Dua ve tövbe ile pişmanlıklarından arınabilirsin; o zaman kendini sevebilirsin.

Cameron Post; bu hafta izlediğim dördüncü filmdi ve haliyle kafalar da replikler de biraz karıştı. Bohemian Rapsody filminden sevdiğim bir repliğin bu film için de ne kadar uygun olduğunu düşünmeden geçemedim. Queen ekibinin Amerika'da yasaklanan bir klibi üzerine üyelerden biri şöyle demişti: 'Amerikalıları bilmez misin? Sokakta püriten, evde sapıktır hepsi.' Toplumun düzeni ve devamlılığı için 'normal'i savunan Amerikalılar'dan kaç tanesi gerçekten 'normal' acaba?
2018 Sundance Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü alan film mesajını açık ve anlaşılır kılmış. Konu itibariyle queer teori filmlerine dahil etsek de hikayenin akışı ve teknik dili ana akım sinemayla oldukça benzerlik gösteriyor. Belki de önyargılı seyirciyi bir genç kızın büyüme hikayesi vaadiyle sessizce kendine çekerek, 'anormal' davranışlarla onları yüzleştirmek istemiştir, kim bilir? Bir kişi bile bu vaade kanıp izlemiş ve 'normal'leşebilmişse tüm festival ödüllerinden en büyük ödül budur bence!
22.11.2018
Yağmur Çakan
Comments