top of page
Ara

GÖKÇEADA

  • Yağmur Çakan
  • 17 Ağu 2020
  • 5 dakikada okunur

İmbros: Çorak topraklardaki bereket tanrısı

Malumunuz; korona virüs ile yaşamaya çalıştığımız şu günlerde seyahat alışkanlıklarımızı da yeni normale adapte etmek zorundayız. Bu yaz tatile gitmeli mi gitmemeli mi diye çokça ikilemde kalan bir insan olarak, suya değmeden yaz bitmez dedim ve tercihimi görece güvenli olduğunu düşündüğüm Gökçeada'dan yani eski adıyla İmroz'dan yana kullandım. Görece güvenli derken; HES uygulamasından adadaki vaka sayılarını-ve gittiğiniz her yerdeki vaka yoğunluğunu- görebiliyorsunuz. Benim gittiğim dönemde adada vaka yoktu. Gökçeada, -illa ki kıyaslamak geliyor insanın içinden ikisini, iki kardeş gibi- Bozcada'ya oranla çok daha büyük ve adadaki yerleşim çok dağınık.Bu bence etkileşimi azaltması açısından iyi bir şey.Bozcada'ya gidenler bilir, çarşısı ve restaurantları liman etrafına hemen girişe toplanmış durumdadır. Gökçeada'da ise merkez haricinde tercih edebileceğiniz birçok köy var.

Yine sağlık açısından otel yerine apartta kalmayı tercih ettik. Yeni Bademli'de Efendi Dayının Yeri'nde 1+1 apartta kaldık. Bu sayede kahvaltıyı ve akşam yemeklerini mümkün olduğunca kendimiz yaptık. Ortak yaşam alanı konusunda da apartlar daha geniş yer sağlıyor. Kaldığımız aparttan temizlik ve personelin güler yüzü açısından memnun ayrıldık, tavsiye ederim.

Efendi Dayı'nın Yeri apart bahçemiz

Gökçeada'yı anlatmaya başlamadan önce adaya varış yolculuğumuzun çilesinden bahsetmek istiyo-rum. Hep güzel taraflarını anlatıp övecek halimiz yok; her şeyiyle ortaya dökmeliyiz. Adaya gidiş sadece Kabatepe Limanı'ndan kalkan arabalı feribotlarla mevcut. Çanakkale merkezden sadece yolcu feribotları olduğunu da okudum; ama adada arabaya ihtiyacımız olacağı için biz arabalı vapuru tercih ettik. Gestaş firması bu sene ek feribot kiralamadığı için sadece 2 saatte bir yapılan seferler var; ek sefer konulmuyor ve online bilet de alamıyorsunuz. Hafta sonu ya da resmi tatile denk gelirseniz aman diyim; biz 15 Temmuz'da resmi tatilin azizliğine uğradık. 11:00 feribotuna bineriz derken 1.5 km uzunlukta bir kuyruğa kaldık ve ancak 17:00 feribotuna binebildik. Kuyruğa ne kadar erken girerseniz o kadar iyi; pazar günü dönüşte en erken olan 07:00 feribotuna bindik, 05:50'de kuyrukta olmamıza rağmen önümüzde yaklaşık 50 araç vardı ve kalkarken bekleyenler hala vardı. Yoğunluk hep var ama erken saatlerde daha az, bilginiz olsun.

Merkez

Adanın merkez çarşısında, İş Bankası'nın yanından girdiğiniz sokak hem restaurantlar hem de dükkanlar açısından gezip görmeye değer.

Dondurma yiyebileceğiniz üç mekan önerebilirim. Hemen meydanda Meydani Pastanesi ve Alomiya Dondurma. Bir de çarşıdan biraz ilerde A-101 marketin karşı sokağında, Dondurma Mekanı dükkanını deneyebilirsiniz. Dondurmalar gezen keçi sütünden; lezettli, tavsiye ederim. Esnafı da esnaf; güler yüzü ve müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutuyorlar.

Giderken adaya özgü ürünleri Ada Rüzgarı dükkanından alabilirsiniz. Meydani pastanesinden 100 metre ilerde,solda kalıyor. Biz keçi peyniri, zeytin, zeytin yağı, kekik aldık. Çok geniş bir reçel yelpazesinden süt reçeli ve damla sakızı reçelini tercih ettik. Adanın dibek kahvesi meşhur; ondan muhakkak alın. Yine keçi sütünden bakım kremleri ve şampuanlar da bulabilirsiniz.

İskiter Kalesi & Kaleköy

Merkezden kuzeye doğru gittiğinizde sırasıyla Bademli, Yeni Bademli ve Kaleköy karşınıza çıkıyor. Biz, Yeni Bademli'de konakladık. Lokasyon olarak kesinlikle tavsiye ederim; adanın en 'düz ayak' köylerinden biri; çünkü diğerlerinin yolu oldukça virajlı.

Gökçeada'da iyi korunmuş çok fazla tarihi eser yok; Yeni Bademli'den baktığımızda tepede bir kaç kale kalıntısı gördük, gidip bakalım dedik. İskiter Kalesi olarak geçen bölge manzara için gidilmeye değer. Muhtemelen Cenevizliler'den kalmış.

Kaleden Gökçeada manzarası

Kaleden Gökçeada manzarası

Kuşbakışı Gökçeada- Bademli, Yeni Bademli ve Kaleköy

Kuşbakışı Bademli, Yeni Bademli ve Kaleköy

Kaleden inerken yol üstünde Mustafa'nın Kayfesi mekanını göreceksiniz. Oturması çok keyifli bir bahçe; yorgunluk kahvenizi burda içebilirsiniz, kalenin yolu sizi biraz zorlayacak çünkü.

Kaleden Kaleköy manzarası

Adalılar tarih boyunca denizden gelecek saldırılardan korktukları için yerleşimler hep iç bölgelere yapılmış. Adanın deniz kenarındaki tek yerleşimi Kaleköy. Sahil boyunca sıralı meyhaneleri ve canlı müzik yapan bir mekanı var. Akşam yemeği için tercih edebilirsiniz.

Eski Bademli

Bence adada güneşin batışını izleyebileceğiniz en iyi lokasyon burası.Köyün içini gezmedik; fakat akşam yemeği için burda bulunan Dimitri Restaurant'a gittik. Yemekleri ve mezelerini beğendim; manzara zaten mükemmel; hem garsonları hem işletmecileri çok ilgiliydi. Adada tekrar gitmek istediğim noktalardan biri oldu. Yolu çok virajlı; alkol almayı düşünenler taksiyle gelsin derim.

Dimitri Restaurant

Bademli'den gün batımı

Zeytinli

Hatıralarla nefes alan köy...

Gökçeada; önceki zamanlarında olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de, turizm değerinden ziyade stratejik önemiyle ön plandaydı. Adanın merkezine geldiğinizde askeriyenin ve hükümet binalarının varlığı da size bunu fazlasıyla hissettiriyor.

1960'daki nüfus sayımında adanın %95'ini Rum vatandaşlar kaplıyordu. Rum nüfusun yoğunluğu, Yunanistan'a bağlanma istekleri oluşursa diye hükumetin gözünü korkutmuş. Başlatılan iskan politikasıyla 1970 sayımında Rum nüfus %39'a kadar gerilemiş.

Bugün adada Rumların yaşadığı üç köy var: Bademli, Zeytinli ve Tepeköy. Dereköy'ü terk edildiği için artık saymıyorum.

Merkezinde olmasa bile bilhassa Rum köylerinde adanın kendine özgü taş mimarisini, iki katlı cumbalı evlerini görüyorsunuz. Zeytinli'de evlerin bir çoğu boştu. Kapısına tarih atılan evlerde gördüğüm en eski yapı 1882 tarihliydi.

1955 yapımı bir evin kapısını fotoğrafladım. Bahçesinde koyduğu çiçeklere de naif bir not iliştirmiş. İyi insanların milliyeti olmaz, bir kez daha anladım. Uzaktan uzağa baktıkça 1955'te yapılırken ne hayaller kurduklarını düşündüm. Belki de 6-7 Eylül olaylarından önce yapılmıştı; belki de ölene kadar yaşamayı düşünürken o olaylardan sonra gitmek zorunda kalmak onları nasıl da üzmüştü?

Hep derim: hepimiz sürgünüz bu dünyada. Muhacır torunu olarak yerinden edilmenin acısını kendim yaşamasam da içimde taşıyorum her daim. Gidenlere de kalanlara da selam olsun; dilerim, günün sonunda iyi insanlar mutlu olsun.

Zeytinli'de dibek kahvesi için. Biz tercihimizi Mina Kafe'den yana kullandık.

Gökçeada'da Bozcaada kadar şarap çeşidi yok; yine de denemek isterseniz Zeytinli'de Kemancı Şarap Evi'ni öneririm.

Biz görmedik ama Ortodoksların ruhani lideri 1.Bartholomeos burda doğmuş ve onun evi koruma altındaymış.

Köyün girişindeki Son Vapur Meyhanesi de övülen noktalardan biri; belki bir dahaki sefere deneyebilirim.

Tepeköy

Gerçekten de en tepede!

Uzun ve virajlı bir yoldan sonra ulaştığımız Tepeköy'de; Angelikis ve Meraklis restaurantları taverna sevenlere öneririm. Biz korona virüs tedbirlerince mümkün olduğunca evde yemek yedik; deneme fırsatımız olmadı.

Köyün içine girmeden sağdan Pınarbaşı'na kıvrıldığınızda sizi çok yaşlı bir çınar ağacı karşılıyor. Burda ufak bir çay bahçesi de var. Adanın meşhur karadut şurubundan içip manzaranın tadını çıkarın. Ufukta Semadirek adası ve Gökçeada'nın yalçın kayalıkları doyumsuz bir seyir sunuyor.

Uğurlu

Adanın en güneyinde yer alan bu köy merkezden yaklaşık 25-30 km tutuyor. Okuduğum yorumlar ve gördüğüm kadarıyla da daha ziyade muhafazakar tatil için tercih ediliyor, bilginiz olsun. Ben sadece denize giricem; adanın diğer noktalarıyla işim yok derseniz tercih edebilirsiniz. Denizini ben çok sevdim.

Dereköy

Sadece içinden geçmekle yetindiğimiz Dereköy, terk edilmiş gibi bir hava veriyor. Bir zamanlar Cumhuriyet'in en büyük köylerinden olmasına rağmen şimdi bu sessizliği insanı üzüyor.

PLAJLAR

Gökçeada'nın en sevdiğim taraflarından biri de her gelenden para kazanalım mantığıyla sahillerin parsellenmemiş olması oldu. Bu şu demek; Bodrum'da ya da Alaçatı'da bir 'beach' e sadece giriş için bile para ödemeniz gerekebiliyor. Burda şemsiyeni diktiğin, sandalyeni attığın her noktadan denize girebiliyorsunuz.

En uzun kumsal Aydıncık Plajı'nda; suyu sığ ve tabanı kumluk. Çocukla gelen aileler için önerim burası olur. Sahil boyunca birçok işletme var. İki şezlong ve bir şemsiyeyi 25 TL'ye kiralayabilirsiniz.

Kuzeydeki Yıldızkoy taşlık zemine sahip; su altı meraklılarını buraya alalım. Yıldızkoy, doğal su altı müzesine ev sahipliği yapıyor. Benim gibi Decathlon dalışçılarını- maskeyi ordan aldığım için, hangi maskeden bahsettiğimi anlamışsınızdır,en popüler olanı-hayli hayli tatmin ediyor.

Uğurlu köyünden geçerek ulaştığımız Gizli Liman Plajı'nı da çok sevdik. Buranın dezavantajı da suyu birden derinleşiyor, bilginiz olsun. Buraya cumartesi günü gittik; önce Laz Koyu'na uğradık; fakat felaket kalabalıktı. Gizli Liman da kalabalıktı ama sahil uzun olduğu için kalabalığın yoğun-luğunu hissetmedik.

Gökçeada; kalabalığı hissetmeden, sakin ve kendi halinde bir tatil yapmak isteyenlere önerimdir. Ada halkı ve esnafı çok iyi; genel olarak bütün hizmetlerden memnun kaldık. Feribot sıkıntısı olmasa tekrar tekrar gelmek isteyeceğim bir yer oldu. Feribot için yoğun olmayan bir gün seçerek gelmenizi, keyifli bir tatil yaparak dinlenmenizi tavsiye ederim.

21.07.2020

Yağmur Çakan


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI

Lise yıllarıma denk gelmişti Hatırla Sevgili dizisi; Ahmet ve Yasemin’in aşkını hem hayranlıkla hem de biraz korkuyla izlemiştim....

 
 
 

Comments


You Might Also Like:
bottom of page