top of page
Ara

ANNE / TİYATRO-IN

  • Yazarın fotoğrafı: yagmurcakann
    yagmurcakann
  • 24 Ağu 2022
  • 3 dakikada okunur

Kendi kulesini inşa eden bir Rapunzel...


Herkesin annesinden duyduğu klasik laftır: 'Ben senin için saçımı süpürge ettim...' Yerlere kadar uzamış saçlarıyla şatosunun içinde dolaşan Rapunzel masalı gelir aklıma. Anneler, annelerimiz... Kendi şatosunu inşa edip, sonra da gönüllüce oraya kendini kapatan sessiz kahramanlarımız. Masalların içinden bir gün onların sesini de duyalım diye öylece beklerler. Anneler hayatlarını çocukları için feda etseler bile, ben bir çocuk olarak anneme baktığımda onun hayatını feda etmesini değil hayatını yaşamasını isterdim. Şimdi bir anne olarak misyonum da bu pencereden şekilleniyor: çocuğum, hayallerini ve hayatını yaşayan bir anneyi görerek büyüsün istiyorum.


Tiyaro-IN, Moda Sahnesi'yle işbirliği yaparak Fransız yazar Floran Zeller'in 'Anne' oyununu geçtiğimiz Mart ayında sahneye çıkardı. Yazarın 'Anne' 'Baba' ve 'Oğul' olarak üçleme şeklinde yazdığı bu serinin; 'Baba' hikayesi de Anthony Hopkins ve Olivia Colman'ın oynadığı bir film oldu. Oyunun annesi Anne, bütün gününü evde bir o yana bir bu yana savrularak geçirdikten sonra nihayet evin işkolik babası Pierre eve döner ve hikaye başlar. Oyunda sahneler tekrarlar halinde ilerliyor. Ben bunu aynı olaya hem idimizin hem süper egomuzun yorumları olarak algıladım. İdin ön plana çıktığı sahneler kendini çok net ele veriyor, enerji gerçekten yükseliyor. Hepimiz gerçekte istediğimiz hayatları yaşasaydık her şey ne kadar farklı olurdu dedirtiyor.


Oyunu izlemek istememin başlıca sebebi Defne Kayalar'ın performansını merak etmemdi. 'Bir Başkadır' dizisindeki psikiyatr rolüyle radarıma girdikten sonra, 'Kuş Uçuşu'ndaki patron rolünü de çok sevmiştim. Defne Kayalar performansıyla oyunu mümkün olduğunca yukarı çekse de, tiyatro bir ekip işi ve ortaya çıkan oyun performansı benim için ortalamaydı. Engin Hepileri'nin oyunculuğunu oldum olası mekanik bulmuşumdur. 'Akciğer' oyununu da içselleştirememiştim. İlk defa bu mekanikliğiyle örtüşen bir karaktere hayat vermiş ve sahnedeki duruşu bana çok olağan geldi. Sahnede çok fazla hareket ettiğini düşünüyorum; hatta hiç yerinde durmadı desem yeridir. Bu yönetmenin tercihi de olabilir; çünkü baba karakteri evde durmak istemeyen ve her fırsatta kaçmanın yolunu kollayan birisiydi.



Oyunda bazı sahnelerin üzerine binen anneye ait sesler vardı; bize sanki bir rüyayı izliyormuşuz da gerçeklik başkaymış hissi veriyordu. Bence annenin ortaya koyduğu karakter bile bu hissi vermeye yeterliydi. Bazı sahnelerde tepkiyi artırmak için sahne yanından patlayan ışıkları da gereksiz buldum.


Her anne oğluna aşık mıdır?

Gelelim Sofokles'ten beri değişmeyen şu malum konuya, anne - oğul aşkına... Hep çocuk kalacak zannederek büyüttüğümüz çocuklarımız, bir gün başka birine aşık olunca 'anne' olarak mutlu olmamız gerekmez mi? Neden kıskançlık duyarız? Bu oyunda Anne özelinde buna cevap vermek gerekirse; kocasından ve kızından vazgeçtiğini, hayattaki tek mutluluk kaynağı olarak oğlu Nikola'yı gördüğünü ve bu yüzden de onu yani mutluluğunu paylaşmak istemediğini görüyoruz. Öyle ki oyun boyunca adı geçse bile kocasına yeni aldığı kırmızı elbiseyi göstermek istemezken, Nikola gelince bu elbiseyi giyip onunla dışarı çıkmak istiyor. Peki çocuklarımızı bağımsızlıklarını unutacak kadar sevmemiz doğru mu? Bence değil. Onlar da böyle sevilmek istemiyorlar zaten. Nitekim Nikola, kendi idinde annesini sevgisiyle 'boğmak' istiyor.


Anne yaşadığı psikolojik rahatsızlıklar sebebiyle zaman ve mekan kavramını unuttuğu bir 'delirium' haline sürükleniyor. Herhangi bir rahatsızlığı olmasa bile yeni doğum yapmış birçok annenin benzer 'delirium'lara süreklendiğini kendimden tahmin edebiliyorum. Çalışma hayatına yeni dönmüş bir anne olarak, karantinada olması gereken bir öğrenciye rapor yazacaktım. İş arkadaşım, doktor hanım okullar zaten tatil, diyerek beni uyardı. Demek istediğim, bu süreç uzadığında saatler ya da günler değil ayları ve mevsimleri bile karıştırabiliyorsun sevgili anne! Çalışma hayatına dönmek, ne kadar yorucu olsa da ev rutinini kırdığı için anneye iyi gelen bir şey. Peki çalışmayan ya da çalışa-mayan anneler ne yapmalı? Biliyorum her zaman mümkünü yok ya da şartlar çok zor oluyor ama en ufak bir fırsatını bulduğunuzda kendinize zaman ayırın. Klişe olacak ama yoksa zaman, sizi kendinizden ayırır. Evin içinde de hem üretim hem kaliteli zaman geçirmek adına yapılabilecek çok fazla faaliyet var. Önemli olan bu zamanı kendiniz ve çocuklarınız için yaratmanız; çocuklar, kendisini yaşayan ve hayattan zevk alan bir anneleri olduğunu gördüğünde eminim daha mutlu olacaklardır.


24.08.2022

Yağmur Susar

Son Yazılar

Hepsini Gör
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI

Lise yıllarıma denk gelmişti Hatırla Sevgili dizisi; Ahmet ve Yasemin’in aşkını hem hayranlıkla hem de biraz korkuyla izlemiştim....

 
 
 

Comments


You Might Also Like:
bottom of page